Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Fox TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programına katıldı.
Programda partisinin manifestosunu açıkladıktan sonra çok sayıda AKP'liden olumlu dönüş aldıklarını söyleyen Davutoğlu, "Manifestoyu yayınladıktan sonra çok sayıda AK Partili üst düzey yetkili Sayın başbakanım elinize sağlık biz bunları söylemek istiyorduk söyleyemiyorduk dedi" diye konuştu.
Söz konusu AKP'li yetkililerin şu anda görevde olduğunu da kaydeden Davutoğlu, "Bu halden çıkmak lazım. İkili bir hayat süren insanlardan çözüm çıkmaz. Beni çok üzen bir şey, övgü gibi söylendi ama üzen bir şey. Son dönemde görüştüğüm herkes cesaretinizi kutluyoruz diyorlar. Parti kurmak cesaret işi ise bu ülkede demokrasi yoktur. Parti kurmak baskı altına alınmamalıdır. Bu millete borcumuz var. Bu borcu ödemek için yola çıktık. Bunun için de herkesi kapsayan bir kadro oluşturmak lazım" diye konuştu.
'PELİKAN VEÇEVRESİ TÜM SUÇU BENİM ÜZERİME YÜKLEMEYE ÇALIŞTI'
3,5 yıl boyunca kendisine yönelik 'kara propaganda' yapıldığını savunan Davutoğlu, şu şekilde konuştu:
"Görev zamanımda ne yapmış etmişsem sorumluluktan kaçmam. Başbakanlığı bıraktıktan sonra ana akım medyada ilk defa bir programa katılıyorum. Dolayısıyla 3.5 yıldır tek taraflı bir propaganda işledi. Peliklan ve çevresi bütün suçu şahsen benim üzerime yüklemeye çalıştı. En kolay eleştirilebilir kimse ona yöneldiler. TC bir devlet, bir geleneği var. O dönemde cumhurbaşkanı 3 başbakan geçmiş 4 genelkurmay başkanı geçmiş ve tek sorumlusu bir kişiye atfediliyorsa burada samimiyet olmaz. 3.5 yıl kara propaganda işlendi."
"Suriye konusunda yanlış mı yönlendirildiniz?" sorusunu da yanıtlayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Ben diplomasisinden sorumluyum. Ben dışişleri bakanıyken bizim açımızdan bir hata yapıldığını düşünmüyorum. Uluslararası toplumun bu kadar büyük insanlık suçlarına bu derece sessiz kalacağını düşünmedik. Amerikan sitem içindeki başkanlık seçimleri esnasındaki tablo Suriye'de önemli ölçüde etkili oldu .Bu konularda çok daha kararlı bir tutum bekledik. Türkiye'nin bir değerlendirme hatası varsa bu ülkelerin de insani hataları var."
Davutoğlu'nun İsmail Küçükkaya'nın sorularına verdiği yanıtlar şu şekilde:
'Erdoğan, beni tercih yapmak durumunda bıraktı'
-Siz seçim kazandınız. Size Sayın Erdoğan bırak dedi siz de bıraktınız. Bırakmasaydınız bu millî iradeye sahip çıksaydınız ne olurdu?
"Bir kere hem şahsi hukuk hem de devlet hukuku anlamında terk etmediğim ilkelerim vardı. Yetkili ve sorumsuz bir başbakan ile sorunlu ve yetkili cumhurbaşkanı arasında hep gerilimler yaşandı. Sayın Cumhurbaşkanı ile benim yakın bir dostluğum var. 2008’de benim siyasete girme kararım parti kapatma kararıyla olmuştu. Hem başbakanlık makamının hem kendi içindeki tutarlılığını korumak için çok çaba sarf ettim. 2016 baharında yüzde 49,5 gibi büyük bir halk desteği ile hukuktaki reformları yapabilecekken çok ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıktı.
Bir takım çevreler bu görüş ayrılıkları üzerinden cumhurbaşkanı ve başbakanın ilişkisini bozacak şekilde devreye girdiler. Bu bir noktaya geldi. Bu ayrılıklarla birlikte uyumlu şekilde çalışma esasları kaybolmaya başladı. Ben yurt dışındayken arkadaşlarımızın MKYK’da benim yetkilerimi kısıtlayacak bir karar almak için toplanmaları. Bu beni bir tercih yapmak durumunda bıraktı beni. Orada Türkiye'nin ekonomisinin siyasetinin geleceğini 2001’de Ecevit ile Sezer arasında yaşananlar gibi tehlikeye atmamak için bir fedakârlık yapmam gerektiğini, bırakmam gerektiğini düşündüm. Ben artık geriye bakmıyorum, geleceğe bakıyorum."
-17 Aralık süreci yaşadık. Dört bakanla ilgili iddialarla ilgili siz yüce divana gidilsin dediniz Erdoğan ile bir görüş ayrılığınız oldu mu?
"En doğru yolun yüce divanda aklanmak olduğu kanaatindeydim. Şu anda da öyle düşünüyorum. Bir takım iddialar varsa ve bu iddialar aklandığında kamuoyu vicdanı rahat eder. Burada bir görüş ayrılığımız oldu, doğru."
'Partimize ambargo uygulanıyor'
-Halen size yönelik ambargo uygulanıyor mu?
"Türkiye Cumhuriyeti’nin eski başbakanı bir parti kuruyor. 90’lı yıllarda olsaydı televizyon kanalları bizimle röportaj yapmak isterdi. Böyle bir ambargo var."
Erdoğan'ın Şehir Üniversitesi üzerinden Davutoğlu ve eski iki bakan hakkındaki 'dolandırıcılık' ithamı
"Hayat boyu duyduğum en büyük hüzün Erdoğan’ın hakkımdaki dolandırıcılık ithamı oldu.
"Şehir Üniversitesi arsasının tahsisi de Sayın Cumhurbaşkanı Başbakan iken yapılmıştır. Ortada hiçbir hukuksuzluk yoktur. Varsa hukuksuzluk hukuki süreç başlatılmalıdır. Bir hukuksuzluk var o da şu; Türkiye’nin en değerli üniversitelerinden birine siyasi bir cezalandırma aracı olarak görülerek baskı yapıp tasfiye etmeye çalışmak en büyük hukuksuzluktur. Vakfa kayyum atanması Osmanlı tarihi de dahil Andolu’da vakıf geleceğine yapılan en büyük darbedir."
-Gelecek partisi bizi ekonomik krizden nasıl çıkaracak?
"Birinci aşama psikolojik olarak korku eşiğinin aşılması, herkesin görüşlerini tartışabileceği bir ortamın ortaya çıkarılması."
YORUMLAR