Değerli teşkilat mensuplarımız
Saygıdeğer basın mensupları
Milletin iradesinin
ve egemenliğinin, çoğunluğu kadın olmak üzere kamu görevlilerinin emeğinin,
ekmeğinin, hak ve özgürlüğünün gasp edildiği 28 Şubat darbesinden bugüne tam 24
yıl geçti. Postmodern olarak tesmiye 28 Şubat askeri müdahalesi, o meşum MGK toplantısının
tarihiyle anılsa da, 90’lı yılların başında başlamış bir “vesayet” sürecidir.
Millete
bakan yönüyle vahşi bir toplum mühendisliğinin, devlete bakan yönüyle de ülke
varlığını talan etme yolsuzluğunun adıdır. Milletin içinden çıkan inançlı
kadroların iktidara gelmesini hazmedemeyenlerin şuursuz intikam hırsıyla;
6 milyon
kişi hukuksuz fişlemelerle sakıncalı ilan edildi.
Binlercesi haksız
soruşturma ve kovuşturmalarla mahkûm edildi.
Öğrenciler
okullarından, kamu görevlileri memuriyetten, işçiler işlerinden ihraç
edildi.
Şirketler
yeşil sermaye kumpasıyla ekmeklerinden edildi.
Değerli dostlar
Bin yıl
sürecek iddiasına karşı millet 7 yılda darbecilerin heveslerini kursaklarında
koydu. Türkiye’de bir ilk olarak darbecilere ve vesayetçilere yargı eliyle
yaptıklarının hesabı soruldu. Darbecilerden 21’i müebbet hapisle
cezalandırıldı. Tedricen de olsa, vesayet düzeni ve düzenlemeleri bütün
yasaklarla birlikte ortadan kaldırıldı.
Küçümsenmesi
imkânsız bir biçimde; 28 Şubat döneminde ihraç edilen kamu görevlilerinin
açıkta geçirdikleri sürelerin çalışılmış sayılmasına, kazanılmış hak aylığında
ve emekli müktesebinde değerlendirilmesine yönelik düzenleme yapıldı. Belirtilen
dönemde kendileri tarafından ödenen primlerin iadesi gerçekleştirildi.
Kadın
çalışanların başörtülü olarak görev yapmalarına, kız öğrencilerin eğitimin tüm
safhalarında okula başörtüsüyle gidebilmelerine yönelik düzenlemeler yapıldı. Bu
çalışmaları değerli buluyor, takdir ediyoruz. Fakat yeterli bulmuyoruz. Çünkü hala
mağduriyeti süren insanlar var. Hala geçmişteki kayıplar telafi, zararlar
tazmin edilmedi. Brifingli yargının neden olduğu mağduriyetler tam olarak
giderilmedi.
28 Şubat
mağdurlarının haklarını tahkim, hukukunu tanzim ve zararlarını tazmin etme
iradesi; adaletin, aklın, inancın, ahlakın gereğidir. Ve bu irade, 28 Şubat’ın
faillerini mahkûm etme iradesinden daha az önemli değildir. Doğru olan;
adaletsizliğin maliyetine katlanmak değil, adaletin maliyetini karşılamaktır. Bir
tek kişi dahi dışarda kalmaksızın herkesin hakkının tastamam verilmesi için en
yüksek düzeyde çabanın ve hassasiyetin gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu
hassasiyeti göstermek; mazlum ve mağdurlara karşı borcumuz, tarihe ve geleceğe
karşı ortak sorumluluğumuzdur.
Kıymetli basın mensupları,
Memur-Sen ve
Kadınlar Komisyonu olarak; münhasıran ele alınıp ortak çalışma yapılması
teklifiyle aşağıdaki öneri ve taleplerimizi kamuoyunun ve yetkililerin ilgisine
sunuyoruz.
a) Vesayet dönemindeki “haksız-hukuksuz
cezaların” affedilmesi yerine “yok hükmünde kabul edilmesi” düzenlemesi
yapılmalı, mağdurların haklı oldukları, özgürlüklerinin ve onurlarının ihlal
edildiği ortaya konulmalı, hukuki kapsamda iade-i itibar yapılmalı,
b) Haklarında verilen idari kararlar
ile idari yargı kararlarına yönelik hukuki yollara başvuru nedeniyle yapılan
giderler, ödenen ücretler güncellenmek suretiyle ilgililere ödenmeli,
c) Adli ve idari soruşturma ve
kovuşturmalarla taciz edilmeleri dolayısıyla mağdurlara manevi tazminat
ödenmeli,
d) Eğitim hakkından mahrum edilenlerin
maddi ve manevi zararlarını belirlemeye yönelik komisyon oluşturulmalı,
komisyon tarafından yapılan çalışma sonucunda belirlenecek kişilere “vesayet
tazminatı” ödenmeli,
e) Dönem soruşturmalarıyla başörtüsü
başta olmak üzere inanca dair hassasiyetleri nedeniyle devlet memurluğundan
çıkarılanların açıkta geçen sürelere ilişkin maaşları, ücretleri, diğer mali ve
sosyal hakları kendilerine emsalleri esas alınarak hesaplanmalı ve güncelleme
yapılarak kendilerine ödenmeli ve zararları karşılanmalı,
f) Mağdurların zararların
karşılanmasına yönelik kamu bütçesinden karşılanan tutarlar, 28 Şubat
darbesinin asli ve fer’i iştirakçilerine rücu edilmeli ve millet adına
kendilerinden tahsil edilmeli,
g) Söz konusu dönemde eğitim hakları
gasp edilenlerin kamuda istihdamlarını sağlamak için durumlarına ve
mezuniyetlerine uygun kadrolar-pozisyonlar ihdas edilmeli,
h) Görevlerine son verilmesine, devlet
memurluğundan çıkarılmalarına bağlı olarak farklı sosyal güvenlik kurumlarıyla
ilişkilenerek emekli olmak durumunda kalanların emekli ikramiyesi ile emekli
maaş kayıpları hesaplanmalı ve ödenmeli, emekliliklerine ilişkin hukuki
konumları düzeltilmeli,
i) Af, göreve dönüş veya sosyal
güvenlik primlerinin ödenmesi ve iadesi gibi iş ve işlemlerle ilgili olarak hak
düşürücü süre ve/veya zaman aşımı süresi uygulanmamalı, söz konusu iş ve
işlemler ilgililerin başvurusuna ihtiyaç olmaksızın doğrudan tesis edilmelidir.
j) Bunların suhuletle ve hakkaniyetle
gerçekleştirilmesi için sivil toplum örgütlerinin de paydaşı olduğu bir kurul
veya komisyon kurulmalıdır.
28 Şubat zihniyetinin tarihin çöp sepetinde gerçek anlamda yerini alması sadece faillerinin mahkûm edilmesiyle değil mağduriyetlerin telafisi, zararlarının tazminiyle mümkün olabilir. 28 Şubat’ın bin yıl süreceği iddiasında bulunanların heveslerini kursaklarında bırakan millet iradesi ve inancı; mağdurların hukukunu koruyan, haklarını sağlayan, zararlarını karşılayan iradeyi de kayda ve hayata geçirecektir. Bu iradenin tesisi ve teşkilinde yetkili ve ilgili herkesi sorumluluk almaya çağırıyoruz.
Haber: Sümeyra Karatekin TOSUN
YORUMLAR