'Yenidoğan Çetesi' için Meclis araştırması talebi

18 Ekim 2024 - 21:30

DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Meclis'e kamuoyunda "Yenidoğan çetesi" olarak bilinen organize suç ağı hakkında Meclis araştırması açılmasını talep etti.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA


 


Kamuoyuna “Yenidoğan Çetesi” olarak lanse edilen bir çetenin iddiaya göre İstanbul’da 112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışanlarla ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip bebek ölümlerine sebep oldukları haberi toplumda infial yaratmıştır. Bu iddiaların araştırılıp, çetenin hangi yol ve yöntemlerle, kimlerle bağlantılı olarak, bu suçu nasıl ve kimlerin desteği ile organize ettiğinin araştırılması amacı ile Anayasanın 98. ve İç Tüzüğün 104. ve 105. Maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz. 18.10.2024

​​​​​​​​​      Dilan KUNT AYAN

​​​​​​​​​     Şanlıurfa Milletvekili

 

​​​​              GEREKÇE

İstanbul’da bir çetenin iddiaya göre112 Acil Çağrı Merkezi’nde çalışanlarla ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine yönlendirmeleri ve bebek ölümlerine sebep olmaları toplumda ciddi bir infial durumu yaratmıştır.

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma neticesinde hazırlanan fezlekenin gönderildiği Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı 494 sayfalık iddianamesi üzerine 47 kişi hakkında soruşturma başlatılmış, 22 kişi tutuklanmıştır. İddianameye göre çete üyelerinin, hasta bebeklerin sağlık durumlarını olduğundan daha ağır göstererek, daha uzun süre yatışlarını sağlayarak SGK'den yüksek ücret tahsil ettikleri, hasta yakınlarından fazladan para alınarak maddi çıkar elde edildiği ve kârın çoğunluğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi şüphelilerle paylaşıldığı belirtilmiştir. Çete üyeleri iddianame doğrultusunda 12 bebeğin ölümüne neden olmakla suçlanmaktadır. Yine iddianamede bu insanlık ve hukuk dışı işlemleri yaparak yenidoğan ünitesinde elde edilen gelirin 3-4 kat arttırıldığı belirtilmektedir. Bebeklerin hastalık durumuna göre daha uygun hastanelerde tedavi edilmesi gerekirken sevklerinin çete üyeleri tarafından aşağıda ismi belirtilen hastanelere yönlendirilmesi bebeklerin sağlığını değil, maddi açıdan kazancı önceleyen uygulamalar olduğu görülmektedir. İddianamede, bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yatırıldığı, bu şekilde bazı bebeklerin enfeksiyon kapmasına, bazılarının da ölümüne neden olunduğu aktarılarak, şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları ilaçları hastaneden çıkarıp satarak maddi kazanç elde ettikleri vurgulandı.

Çete üyelerinin hastanelerle anlaşarak organize ettiği ve bu suça ortak olduğu iddia edilen özel hastaneler şunlardır; Akabe Sağlık Tesisleri, Doğamed Sağlık Hizmetleri, Ekip Sağlık Hizmetleri, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri, Medilife Sağlık Hizmetleri, Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel Avrupa Şafak Hastahanesi, Özel Bağcılar Medlife Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Silivri Kolan Hastanesi, Yonca Sağlık Hizmetleri, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi, GMZ Sağlık Hizmetleri, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi’dir. Bu hastaneler arasında bulunan Özel Avcılar Hospital Hastanesi eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na aittir.

Örgütün elebaşı olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı birçok şüpheli bebek ölümünden sorumlu tutulduğu iddianamede yer almaktadır. Sarı’nın birçok hastanenin yenidoğan ünitesini kiralayarak işletmesini devraldığı, buralarda doktorlardan çok hemşirelerin çalıştırıldığı, nitelikli sağlık hizmeti sunmaktan uzak yerler olduğunun altı çizilmiştir. İddianamede yer alan diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları istenmekte, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiği belirtilmektedir.

Yukarıda bahsi geçen olay günlerdir toplumda bir infial duygusunu ortaya çıkarmış, hastanelere olan güveni derinden sarsmıştır. Şüphelilerin ve çalıştıkları hastanelerin iddiaya göre bu kadar rahat ve organize bir şekilde, hiçbir denetime tabii tutulmadan suç işlemeye devam etmesi akıllarda çok büyük soru işaretleri de uyandırmaktadır. Kamusal bir hak da olan sağlık hizmetlerinin son yıllarda giderek özelleştirilmesi, ticarileşmesi, kamudaki sağlık çalışanlarının ve hastanelerin durumu sağlık sistemi içerisinde bu tür çete ve suçların daha kolay işlenmesine sebep olmuş, Sağlık Bakanlığı çok hızlı artan özel hastane ve tıp merkezlerine, sağlık kuruluşlarına gerekli, yeterli, bağımsız denetleme görevini yerine getirememiştir.

Çete üyeleri dışında bu faaliyetlere göz yuman, denetlemeyen, bebek ölümlerini araştırmayan sorumluların açığa çıkarılması, Sağlık Bakanlığının ihmallerinin araştırılması, çete üyelerine kimlerin, nasıl, hangi yollarla arka çıktığının ortaya çıkarılması, Meclis çatısı altında sağlık sistemindeki bu skandalın tüm yönleriyle araştırılıp kamuoyu ile paylaşılması amacıyla Mecliste araştırma komisyonu kurulmasını arz ederim.