TYB'nin Kültür Sohbetleri konuğu Selim Cerrah;
Gençlik ve Spor Bakanlığı Müşaviri ve Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Selim Cerrah, Türkiye Yazarlar Birliği'nde düzenlenen 'Kültür Sohbetleri' programına katılarak 'Aile, Okumak ve Kültür' konusunda konuştu. Cerrah, modernizm kimliğimizin alâmet-i fârikalarını tükettiğini, küreselleşme dediğimiz olgunun insanı melezleştirdiğini, kişiliği öldürdüğünü ve bir açmazın içine soktuğunu söyledi.
TYB Genel Başkan Yardımcısı Tarkan Zengin’in yönettiği, instagram.com/turkiyeyazarlarbirligi hesabından canlı olarak yayınlanan söyleşide konuşan Cerrah, günümüz meselelerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Cerrah yaptığı konuşmada; “Modernizm kimliğimiz alâmet-i fârikalarını tüketti. Küreselleşme dediğimiz olgu insanı melezleştiriyor, kişiliği öldürüyor, bir açmazın içine sokuyor. Küresel eğitim dediğimiz olgu da bir yönüyle egemenlerin kurmuş olduğu dünya düzenine itiraz etmeyecek insan yetiştirmeyi amaçlıyor. Sinir uçları törpülenmiş zulme başkaldırmayan, kötülüğe isyan etmeyen, yanlışa yanlış diyemeyen ve iyiyi savunma kabiliyetini kaybetmiş cesaretini yitirmiş insan üretmeye çalışıyor.” dedi.
Azamet zarafete manidir
Sezai Karakoç’un bugünlerde kamuoyunda tartışıldığını ifade eden Cerrah sözlerini şöyle sürdürdü:
“Karakoç’un peygamberlerin hayat hikâyesini anlattığı kitabının adı “Yitik Cennet”. Bu modern çağda yapılmış bir Fusus'ül Hikem yorumu gibi yitik cennetin kitabı. Aslında kadim bir evin hikayesi ile başlamış, yani yeryüzünde ilk insan Hz. Adem önce Kabe'yi İnşa etti. Kübik bir yapıdır, yalındır, bütün dünyaya açıktır. Aynı zamanda evin tarihidir. Yazar Muhammad Marmaduke Pickthall’ın kitabında şöyle bir ifadesi vardı: “Osmanlı'nın en çok özenilecek şeylerden bir tanesi; o enfes aile hayatıdır.” Bir toplumdan aile hayatı çekilip alındığında geriye hiçbir şey kalmaz. Bugün bu çekip almayı, mimaride, komşuluk ilişkisinde, mahremiyette yapılıyor. Anadolu'da iç Avlular olur ve bu hayattır. Hayat orada devam eder ve dışa kapalıdır. Ama büyük şehirler de durum çok farklı. Eskilerin mimari ile ilgili güzel bir sözü var: Azamet zarafete manidir. Yani ne kadar yüksek büyük şeyler yaparsanız o kadar zarafetten kaybedersiniz. Ailenin yuvaya dönüşmesi nedir? İşte bu yuva meselesi önemli. Kuş yuvası diye bir tarif vardır Anadolu'da. Yani kuşları severiz, yuvalarına da hürmet ederiz. Biz çay toplarken, çay yapraklarının arasına kuşun yuva yaptığını gördüğümüz zaman o tamiyi toplamazdık. Niye? Yumurtalar stres yaşamazsın kuşlar üzülmesin diye. Yani aile önemli. Peki, evi yuvaya dönüştürmek ve korumak ne demektir.? Öncelikle dışarıdan gelen tehlikelere karşı yuva korunmalıdır. Bunun için de öncelikle yuvaya dönülmeli. Bir evin yuvaya dönüşebilmesi için o rahmanın nefesi olması lazım, yani Kur ’anın izinin olması lazım.”
Okuyorum, yazmaya da devam ediyorum
Söyleşiyi yöneten TYB Genel Başkan Yardımcısı Tarkan Zengin’in okumayla ilgili sorusuna ise Selim Cerrah şöyle cevaplandırdı:
“Okumak önemli, aziz bilmek lazım, kitabın izzetinden de istifade etmek lazım. Ama kitap dediğimizde de her çalakalem yazılmışa kitap muamelesi çekmemek lazım. Okuyorum ama yazmakta önemli. Son birkaç yıldır yazma temlinleri yapıyorum, değişik dergilerde zaman zaman ufak tefek yazıyorum, belki ileride bir kaç kitaba dönüştüreceğim, bilemiyorum. Daha erken diye düşünüyorum. Çünkü bir üslup oturtmadan yazmayı doğru bulmuyorum. Konuşma üslubu ile yazma tarzı birbirinden farklı onun için henüz yatağını arayan bir nehir gibi şu anda yazdıklarım. Çünkü hızlı yazdığım da eksik, yavaş yazdığımda ise daha eksik olabiliyor. Onun için toparlamaya çalışıyorum.”
Bugünler okumak için büyük fırsat
Bugünlerde okuduğu kitaplar hakkında da bilgi veren Cerrah, “Eş zamanlı olarak hikaye roman, hatırlat okuyorum. Mustafa Kutlu, Sezai Karakoç, Nurettin Topçu bizim değerlerimiz, bunların eserlerini okuyorum. Ayrıca, Maarif Vakfında ve Gençlik ve Spor Bakanlığında görevli olduğum için bu alanlarda yayınlanan kitapları takip ediyorum. Bugünlerde ne okumalıyım diye soran olursa, tavsiyem, bugünler okumak için büyük fırsat, okumaya çok alışkın değillerse ağır kitaplar okumaları onları zorlar. Bunun yerine mümkünse hikâye, roman, şiir ve röportaj kitapları okuyabilirler” diye konuştu.