Tanrıkulu: Başbağlar halkı İslami kimliğinden dolayı böyle bir katliama maruz kalmıştır

06 Temmuz 2022 - 12:49

Başbağlar köyünde düzenlenen programda bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Şeyhmus Tanrıkulu, Başbağlar'da katliamı gerçekleştiren hain örgütün benzer katliamları bölgede de gerçekleştirdiğini örneklerle anlattı.

Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 5 Temmuz 1993 tarihinde meydana gelen hain saldırıda şehid olan 33 Müslüman, kabirleri başında düzenlenen törenle yad edildi.

Kürd halkının meşru ve haklı taleplerini istismar ederek inancını, kültürünü hedef alan PKK'nin, şu anda ABD emperyalizminin taşeronluğunu yaptığını söyleyen Tanrıkulu, Başbağlar katliamının birçok soru işaretlerini hala barındırmaya devam ettiğini söyledi.

Silvan'ın Susa köyünde, Diyarbakır'ın Dürümlü mezrasında ve 6-8 Ekim olaylarında aynı zihniyetin benzer katliamlar yaptığını anımsatan Tanrıkulu, suçlulara göz yuman, yardım eden kim varsa yargı önüne çıkarılması gerektiğini söyledi.

Tanrıkulu, “Bu mazlum ve aziz şehidlerimizi katleden, onlara yardım eden ve görmezden gelenleri de bir kez daha lanetliyorum ve kınıyorum.Başbağlar katliamı; PKK tarafından yapılan katliamlardan sadece bir tanesidir. Başbağlar halkı, nitelik olarak sadece İslami kimliğinden dolayı, İslam’ı yaşadığından dolayı böyle bir katliama maruz kalmışlardır. Mürtet örgüt; 40 yıla yakındır özellikle bölgemizde ve ülkemizde emperyalist müdahaleye alan açmak için ve Kürt halkının meşru ve haklı taleplerini istismar ederek inancını hedef almış, kültürünü hedef almış ve şuanda da ABD emperyalizminin taşeronluğunu yapmaktadır.” dedi.

“Kürdlerin meşru talepleri istismar edilmemeli ve ötelemekten de vazgeçilmelidir”

“Bu katliam birçok soru işaretlerini de halen barındırmaktadır.” diyen Tanrıkulu, “Bizler de daha önce defalarca dile getirdik: aradan 29 yıl geçmiş olsa bile, 12 Eylül askeri cuntası nasıl yargı önüne çıkarıldıysa, tekrar bu davanın dosyası indirilmeli ve bu partilere yardım eden, görmezden gelen kim varsa yargı önüne çıkarılmalıdır. Bu vahşi ve barbar örgüt bildiğiniz gibi ilk günden beri İslam'ı, inancımızı ve kültürümüzü hedef almaktadır. Diyarbakır'ın Silvan ilçesi Susa köyünde de bu katliamdan bir yıl önce 11 vatandaşımızı camiden çıkartıp katletmişti. Bölgenin birçok yerinde buna benzer katliamlar var. O kadar uzaklara gitmesek bile 6-8 Ekim olaylarında vahşice, barbarca ve canice Yasin Börü ve arkadaşlarını katletmeye devam etmiştir. Çukur ve barikat siyasetiyle de illerimizde, ilçelerimizde mazlum Kürd halkını hedef alarak tonlarca bombalar patlatmıştır. Diyarbakır'da Dürümlü köyünde içi bomba dolu kamyonun patlatılmasıyla 16 vatandaşımızı paramparça etmişti. Bu zalim ve barbar örgüte karşı birlik ve beraberliğimizi ve kardeşliğimizi muhafaza etmek adına belki geçmiş dönemlerde görmezden gelinen veya ötelenen temel hak ve hürriyetler hususunda da gerekli adımların atılması gerekir. Kürdlerin meşru talepleri istismar edilmemeli ve ötelemekten de vazgeçilmelidir. Ancak bu şekilde Sultan Alpaslan ile başlayan ve Sultan Yavuz Sultan Selim ile devam eden kader birliğimiz, kardeşliğimiz devam edecektir inşallah.

Bu vesileyle bir kez daha şehidlerimizi rahmetle anıyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.” diye konuştu.