Şanlıurfa'da sağlıkta şiddete tepki
Şanlıurfa'da sağlık çalışanları yine sağlıkta şiddet için ayaklandı. Hastane önünde açıklama yapan sağlıkçılar, son birkaç gün içinde Şanlıurfa, Ankara ve Şırnak'ta yaşanan şiddet olaylarına tepki gösterdi. 'Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılması ve güvenli işyerleri oluşturulması' çağrısı yapıldı.
Sağlıkta şiddetin arkası kesilmiyor. Son birkaç gün içinde Şanlıurfa, Ankara ve Şırnak’ta sağlık çalışanlarına yönelik yine şiddet vardı.
Fiziksel şiddet ve sözlü hakaret…
Ankara Eğitim Araştırma Hastanesinde Dr. Ebru Ergin bir hastanın saldırısına uğradı. Yoğun bakıma alınan Ergin’in hayati tehlikesinin devam ettiği belirtildi. Karaköprü 1 Nolu Aile Sağlığı Merkezine ise bir aile hekiminin iki gün önce yine bir hastanın hakaretlerine maruz kaldığı ortaya çıktı. İddiaya göre aile hekimini mesaiden sonra şahsi telefonundan arayan hasta hakaretlerini sürdürdü. Bir diğer şiddet olayı ise Şırnak’ta meydana geldi. İddiaya göre tedaviyi beğenmediğini belirten ve savcı olduğunu öne süren hasta yakını bir sağlıkçıya şiddet uyguladı.
Şanlıurfa’da sağlıkçılar tepki gösterdi
Son dönemlerde yaşanan şiddet olayları Şanlıurfa’da tepkiyle karşılandı. Balıklıgöl Devlet Hastanesi önünde bir araya gelen Şanlıurfa Tabip Odası, Hekim Birliği Sendikası ile SES Şanlıurfa Şubesi üyeleri “Artık yeter! Sağlıkta şiddete hayır” yazılı pankart açtı.
Burada yapılan açıklamada “Sağlık alanında şiddetin geldiği boyuttan son derece rahatsız ve kaygılıyız” denilerek şu ifadelere yer verildi:
“Yıllardır, yapılması gerekenleri söylemekten, Sağlık Bakanlığı’nı ve yetkilileri bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya çağırmaktan yorulduk. Sağlık Bakanlığı’nın bu dereceye gelmiş şiddet olayları karşısında neden suskun kaldığını, neden çözüm için adım atmadığını, neden önerilerimize kulak tıkadığını merak ediyoruz.
Hiçbir kamu kurumuna hatta alışveriş merkezlerine kontrolsüz girilemezken hastanelere akla gelebilecek her türlü zarar verici alet ile girilebilmesini kabul etmiyoruz. Klinikler, yoğun bakımlar, acil servisler, ambulanslar, polikliniklerdeki fiziksel şartlar şiddetin önünü açmaktadır. Bu nedenle güvenli çalışma alanları oluşturulmasının ivedi gereklilik olduğunu ve bütün yöneticilere sağlık çalışanları için güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması konusunda sorumlu olduklarını hatırlatıyoruz.
Şiddete, yalnızca hastaneye başvuranlar tarafından değil ekranlardaki dizilerde, gazetelerdeki köşe yazılarında, politikacıların sözlerinde, idarecilerin baskılarında da tanıklık ediyoruz. Çıkarılan SABİM hattı ile de tüm hekimler Sağlık Bakanlığı tarafından psikolojik şiddete, ağır duygusal yüke maruz bırakılıyor. Acil asistanı olarak görev yaptığı sırada SABİM’e yapılan haksız başvurular gerekçe gösterilerek işyerinde sürekli mobbinge maruz kaldığı için canına kıyan Dr. Melike Erdem, ne yazık ki bu şiddetin en ağır göstergesi olmuştur. Görevini yaptığı sırada şiddete uğrayan hekimlerin şikâyetlerine yönelik hiçbir adım atmayan yönetenler, gereksiz başvurular ile hekimler üzerinde baskı yaratmakta, hekimlerin saatlerini en basit şikâyetlere cevap yazmakla harcatmaktadır. Üstelik şikâyetlere konu olan sorunların tamamına iflas etmiş sağlık sistemi neden olmaktadır. Randevu alamayan, 5 dakikada bir muayene olmaya zorlanan, özel hastaneye başvurmak zorunda bırakılan, her sağlık başvurusunda cebinden parası alınan yurttaşlar sistemin tüm sorunlarını karşılaştığı sağlık personeline yansıtmaktadır. Hâlbuki sistemden ne hekim ne hemşire ne de sağlık personeli sorumludur. SABİM hatları ile sorumluluğu üzerinden alıp hekimlere atmak isteyenlere karşı hastalarımız da artık gerçekleri görmelidir.
Artık şiddet doğuran sağlık sisteminde, güvensiz işyerlerinde çalışmak istemiyoruz.
Birimizin daha aramızdan alınmasına tahammülümüz yok!
*Sağlıkta şiddetin ana kaynağı olan neoliberal sağlık politikalarından derhal vazgeçilmesini,
*Sağlıkta şiddet için Türk Tabipleri Birliğinin önerileri çerçevesinde etkili yasa çıkarılmasını,
*Sağlık kurumlarında şiddeti önleyen fiziksel değişiklikler yapılmasını, güvenli işyerleri oluşturulmasını,
*Tüm işyerlerinde kadına karşı şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulanmasını,
*İş yaşamında şiddet ve tacize karşı ILO 190 sözleşmesinin imzalanmasını talep ediyoruz.”