Otizm Spektrum Bozukluğu Neden Oluşur
Otizm Spektrum Bozukluğu, sosyal etkileşim ve iletişimde gelişimsel düzeye göre eksiklikler, kısıtlı/tekrarlayıcı davranışlar ve duyusal aşırı veya düşük hassasiyetler ile seyreden nörogelişimsel bir bozukluktur. Dünyada görülme sıklığı %1-2 arasındadır.
Etiyolojisinde çok faktörlü genetik nedenler öne çıkmaktadır. Bununla birlikte çeşitli biyolojik ve çevresel etkenlerin otizm ile olan ilişkisiyle ilgili çalışmalar hala devam etmektedir.
Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi Çocuk Ergen ve Ruh Hastalıkları Uzm. Dr. Buket KILIÇ,
Aileler sıklıkla çocuklarının sosyal gelişiminin sözel veya sözel olmayan yönlerden yaşına göre geri kaldığını fark ederek veya yakınlarının, öğretmenlerin yönlendirmesi ile başvurmaktadır. Tanı; çocuğun gelişimsel düzeyine uygun sözel ve sözel olmayan sosyal becerilerin çocukta ne kadarının bulunduğu, kısıtlı ilgi alanları, tekrarlayıcı davranışlar gibi otizm spektrumunun temel belirti kümelerinin aileden alınan ayrıntılı gelişimsel öykü ile belirlenmesi, söz konusu belirtilerin muayene sırasında çocukta gözlenmesi ve gerekli durumlarda bazı gelişimsel ve tarama testlerinin yardımı ile birlikte yapılan ayrıntılı ve çok boyutlu değerlendirmeler ile tanı kriterlerinin karşılanıp karşılanmadığının belirlenmesi ile konulur. Bununla birlikte belirtilerin bebeklik, erken çocukluk, okul dönemi çocuğunda ve ergenlik döneminde farklılaşabilmesi ve şiddetinin bireyden bireye değişebilmesi nedeniyle iyi bir gelişimsel öykünün alınması önemlidir. Otizm spektrum bozukluğu; Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, anlıksal yetersizlik, uyku bozuklukları, depresyon, anksiyete bozuklukları gibi birçok psikiyatrik hastalık ile de birlikte görülebilmektedir. Bu nedenle eşlik eden psikiyatrik veya psikiyatrik olmayan diğer hastalıkların tespiti ve tedavisi de hastanın yaşam kalitesini arttırmak için gereklidir. Tanının erken dönemde konulması, tedavide elde edilecek ilerleme ve iyileşmeler için çok önemlidir. Otizm Spektrum Bozukluğu, pek çok hastada farklı görünümlerde ve şiddette ortaya çıkabildiğinden tedavi de hastaya göre bireysel ihtiyaçlara göre şekillenir. Genel olarak sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinin iyileşmesine yönelik olarak davranışsal, gelişimsel, sosyal-ilişkisel alanlarda bireysel eğitimler tedavinin temel basamağını oluşturur. Bunun yanında agresyon, kendine zarar verme davranışları gibi belirtiler olduğunda ilaç tedavilerinden de yararlanılır. Tanı süreci ve sonrasında çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları hekimi, mutlidisipliner bir yaklaşım ile hastayı belirli periyotlarla takip eder, belirtileri izler, hastanın işlevselliğinin arttırılmasına yönelik müdahaleler planlar.
Özetle, çocuğunuzun sosyal gelişimi ile ilgili yaşından veya gelişimsel düzeyinden beklenen becerileri gösteremediğinden şüpheleniyorsanız, çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanına başvurulması önerilmektedir.