Okullar Açılıyor: Peki Biz Gerçekten Hazır mıyız?

02 Eylül 2024 - 10:05

2024-2025 Eğitim öğretim yılında 1. Sınıflar için ders zili çalındı. Bu nedenle, Pratik Yöntem Eğitim Kurumları, Halkla İlişkiler sorumlusu Bilal Yılmaz yaptığı açıklamada eğitimin temel eksik ve aksaklıklarını dile getirdi. 

Eğitimci Bilal Yılmaz yaptığı açıklamada, 

Okullar açılıyor, peki biz hazır mıyız?
Sonbahar kapıda, okullar açılıyor ve şehrin dört bir yanını yeni eğitim yılına hazırlık telaşı sarmış durumda. Fakat asıl soru şu: Gerçekten bu yeni eğitim-öğretim yılına hazır mıyız? Hazırız diyenler için bazı sorularımız olacak: Veliler ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, öğrenciler eğitimde fırsat eşitsizliği yaşarken ve eğitimciler gerekli desteği alamazken, biz hazırız demek ne kadar gerçekçi?

Veliler Hazır mı? Gerçekten mi?
Velilerden söz ederken hepimiz işin romantik tarafına odaklanmayı severiz. Çocuklarına güzel bir gelecek sağlamak için emek veren, onların eğitimine önem veren fedakar veliler… Ama gelin görün ki, işin aslı o kadar da parlak değil. Şanlıurfa gibi bölgelerde birçok veli, bırakın çocuğuna kaliteli eğitim sunmayı, günlük temel ihtiyaçlarını karşılamakta bile zorlanıyor. Ekonomik krizlerin, artan enflasyonun, işsizlik oranlarının yükseldiği bir dönemde, velilerden çocuklarının eğitimine nasıl daha fazla katkı bekleyebiliriz? Her gün iş bulma umuduyla sokaklara çıkan bir baba, ya da ailesinin geçimine katkıda bulunmak için okuldan kaçan bir çocuk, bu sisteme ne kadar hazır olabilir?

Öğrenciler Hazır mı? Evet, Bazıları…
Eğitimde fırsat eşitliği diyoruz ama hangi fırsattan bahsediyoruz? Şanlıurfa’nın merkezindeki okullarda bile kaynak yetersizliği almış başını gitmişken, kırsal kesimlerdeki öğrenciler ne yapsın? Şehirde yaşayan öğrenciler, internet erişimi olan evlerde, çeşitli eğitim materyallerine kolayca ulaşabilirken, kırsalda bir öğrencinin aynı imkanlara sahip olduğunu söyleyebilir miyiz? Uzaktan eğitim döneminde, interneti olmayan köylerde yaşayan çocuklar için ‘online ders’ sadece televizyon haberlerinden duydukları bir kavram olarak kaldı. Bu öğrenciler, okula döndüklerinde kendilerini hazır hissetmek bir yana, büyük bir eksiklik duygusuyla sınıflara giriyor. Bu çocukların başarıyı yakalamasını nasıl bekleyebiliriz?

Eğitimciler Hazır mı? Ama Hangi Koşullarda?
Öğretmenlerden beklentimiz büyük. Onlar, sadece bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda öğrencilerine rehberlik eden, onların hayata hazırlayan kahramanlar. Ama bu kahramanlar ne koşullarda çalışıyor, bir de ona bakalım. Şanlıurfa’da 10 binin üzerinde öğretmen açığı bulunuyor. Bu, ders başına düşen öğrenci sayısının normalin çok üzerinde olduğu anlamına geliyor. Sınıfların kalabalıklığı, öğretmenlerin her bir öğrenciye yeterli ilgiyi göstermesini neredeyse imkansız hale getiriyor. Yetersiz maaşlar, aşırı kalabalık sınıflar, desteklenmeyen eğitim programları… Eğitimcilerden mucizeler yaratmalarını bekliyoruz, ancak onlara ne maddi ne de manevi anlamda yeterince destek vermiyoruz. Bir öğretmenin, haftada 40 saati aşkın çalıştığı, üstüne ek görevler aldığı ve karşılığında asgari yaşam standartlarına bile ulaşamadığı bir ortamda, eğitimde nasıl bir başarı bekleyebiliriz?

Derslik Açığı: Eğitimde Bir Diğer Büyük Sorun
Öğretmen açığının yanı sıra, Şanlıurfa’da yaklaşık 6 bin derslik açığı bulunuyor. Bu durum, öğrencilerin kalabalık sınıflarda eğitim görmesine ve eğitim kalitesinin düşmesine neden oluyor. Sınıflarda yeterli fiziksel alan olmadığı için birçok öğrenci dersleri ayakta ya da sıkışık sıralarda dinlemek zorunda kalıyor. Eğitimde başarıyı artırmak için öğretmen sayısını artırmak yetmez; aynı zamanda yeterli ve modern dersliklerin de sağlanması gerekiyor. Fakat bu konuda atılan somut adımların yetersizliği, eğitimde büyük bir açığın kapanmasını engelliyor.

Şanlıurfa Hazır mı? Yoksa Her Zaman Olduğu Gibi Görmezden mi Geliniyor?
Şanlıurfa’nın eğitim sorunları, ülkenin batısındaki birçok şehrin karşılaştığından daha karmaşık ve derin. Genç nüfus oranı yüksek, eğitim ihtiyaçları büyük ama çözüm odaklı adımlar sınırlı. Şehirdeki okulların fiziki şartları, öğretmen sayısı ve eğitim materyalleri eksikliklerle dolu. Kırsal bölgelerde durum daha da vahim. Devlet ve yerel yönetimlerin bu sorunları yıllardır görmezden geldiğini söylemek, gerçekçi bir tespit olur. Eğitimde yaşanan sorunları sadece yılın belirli dönemlerinde gündeme getirip, sonra unutmak bir çözüm değil. Eğitim, tüm yıl boyunca sürekli dikkat ve yatırım gerektiren bir alan. Şanlıurfa, sadece kağıt üzerinde değil, sahada gerçek anlamda eğitime öncelik verildiğinde hazır olacaktır.

Sonuç Olarak
Okulların açılmasıyla birlikte çocuklar tekrar okula dönecek, eğitimciler görevlerine başlayacak ve veliler bir umut daha çaba gösterecek. Ancak gerçek şu ki, mevcut sosyo-ekonomik koşullar altında 'hazır' olmak bir lüks haline gelmiş durumda. Eğitimde eşitlik ve fırsat, sadece söylemde kaldığı sürece, gerçek anlamda başarıya ulaşmamız zor görünüyor. Toplum olarak, eğitimde gerçek bir değişim ve dönüşüm istiyorsak, sorunları kökünden çözmek için harekete geçmemiz gerekiyor. Yoksa her yıl aynı soruları sormaya, aynı sorunlarla boğuşmaya devam edeceğiz.