CHP'li Tanal'dan Can Atalay Açıklaması
KURTULMUŞ'UN SUSKUN KALMASINI KABULLENEMİYORUZ!
Can Atalay’ın yerinin cezaevi değil Meclis olduğunu kaydeden CHP’nin hukukçu vekili Mahmut Tanal, “Bir milletvekilinin yasama görevini yerine getirmesi engellenirken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un suskun kalmasını da kabullenemiyoruz” dedi.
CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararına karşın yerel mahkemenin Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliye sürecini uzatmasına tepki gösterdi.
Yaptığı yazılı açıklamada, Can Atalay’ın 14 Mayıs genel seçimlerinden bu yana 5 buçuk aydır tutuklu olduğuna işaret eden Tanal, “Can Atalay, Hatay halkının oylarıyla milletvekili seçildi. Esasında milletvekili mazbatasını alır almaz Can Atalay’ın cezaevinden çıkması gerekirdi. Ancak keyfi olarak Can Atalay, dört duvar arasında tutuldu. Bunun üzerine Can Atalay, avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. AYM, 25 Ekim’de Can Atalay’ın "seçilme hakkı" ile "kişi hürriyeti ve güvenliği" haklarının ihlal edildiğine hükmetti. Bu karar üzerine Can Atalay’ın aynı gün tahliye edilmesini bekledik. Lakin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yine bildiğini okudu. Şimdi de Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı direniyorlar.Oysaki Anayasa Mahkemesi’nin kararları, yoruma açık olmayacak şekilde kesindir ve herkes açısından bağlayıcıdır. İlgili yerel mahkemenin, tahliye kararı vermek yerine dosyayı Yargıtay 3. Dairesi’ne göndermesi de iyi niyetle bağdaşmamaktadır. Can Atalay’ın tutukluluk süresinin uzatılması, keyfiliktir, hukuki değildir” dedi.
ENİS BERBEROĞLU HATIRLATMASI
Geçmişte cezaevindeyken CHP’den İstanbul Milletvekili seçilen Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararda da benzer bir sürecin yaşandığını hatırlatan Tanal, “İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu da mazbatasını almasına rağmen tahliye edilmemişti. Sonrasında Anayasa Mahkemesi, ‘hak ihlali’ yönünde hüküm tesis etti. Lakin yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararına uzun süre direndi. Sonraki süreci hepimiz biliyoruz. Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı vermesinin ardından tahliye edilerek Meclis’e dönmüştü. Eninde sonunda Can Atalay da Meclis’in çatısı altında yasama faaliyetlerini yürütecektir. Fakat tutukluluk süresinin uzatılması, bir başka keyfiyete, mağduriyete, yeni bir hak ihlaline sebep olmaktadır” ifadelerini kullandı.
AKP ÖNCESİ CEZAEVİNDE VEKİL SEÇİLENLER…
AKP öncesi dönemlerde yargının daha bağımsız hareket ettiğini belirten Tanal, şöyle devam etti:
“Zafer Gazetesi Başyazarı Mümtaz Faik Fenik, cezaevindeyken 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleşen seçimlerde Demokrat Parti’den milletvekili seçildi. Hiç zaman kaybedilmeden Fenik, 3 gün sonra tahliye edildi ve 22 Mayıs tarihinde düzenlenen yemin törenine yetişti.Yine Türk siyasi tarihinin bilinen ismi Osman Bölükbaşı, 1957 yılında dokunulmazlığı kaldırılarak hapse atıldı. Bölükbaşı, 4 ay sonraki, 27 Ekim 1957 seçiminde cezaevinden aday olup yeniden Cumhuriyetçi Millet Partisi’nden Kırşehir Milletvekili seçilince, ‘dokunulmazlık kazandığı’ gerekçesiyle serbest bırakıldı. Biraz daha yakın tarihe geldiğimizde ise Ahmet Türk, 1987 yılında cezaevindeyken SHP’den milletvekili adayı gösterildi.29 Kasım 1987 genel seçimlerine 3-4 gün kala milletvekili seçileceği netleşince Ahmet Türk, cezaevinden tahliye edildi. Sonrasında hemen mazbatasını aldı.Maalesef Hatay Milletvekili Can Atalay ise Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararına karşın hala cezaevinde tutuluyor. Aynı Anayasa yürürlükte. Bahsettiğimiz dönemdeki hukuk ile şu anki hukuk arasında ne fark var?Tek Adam adalet sisteminin sonuçları yüzünden işte böyle keyfi uygulamalara şahit oluyoruz.Can Atalay derhal tahliye edilmelidir.”
CAN ATALAY’IN YERİ MECLİS’TİR
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın seçilme hakkının ihlal edildiği gibi Hataylı yurttaşların da seçme hakkının ihlal edildiğini kaydeden Tanal, “Hatay halkının iradesine saygı gösterilmelidir. Can Atalay’ın yeri cezaevi değil, Meclis’tir. Anayasa Mahkemesi’nin kararının tanınmaması, hukuk devleti açısından bir utançtır. Toplumdaki adalet duygusu zedeleniyor. Bir milletvekilinin yasama görevini yerine getirmesi engellenirken, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un suskun kalmasını da kabullenemiyoruz” değerlendirmesini yaptı.