Bireysel silahlanma meclis gündemine taşındı

29 Haziran 2021 - 17:59

Şanlıurfa Milletvekili Ayşe SÜRÜCÜ, meclise verdiği soru önergesinde bireysel silahlanmanın denetlenmesinin artırılmasını gündem getirdi.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
 
Bireysel Silahlanmanın  Denetimlerinin Arttırılması Ve Devlet Tarafından Silahlandırılmanın Denetleyiciliğinin Arttırılmasına İlişkin Dair Kanun Teklifimiz Gerekçesiyle Birlikte Ekte Sunulmuştur.
Gereğini saygılarımızla arz ederiz.
 
 
       Ayşe SÜRÜCÜ
       Şanlıurfa Milletvekili

GEREKÇE
 
Bireysel silahlanmanın önünün kanunlarca açılması ve ya açık olması toplumsal huzur ve bireylerin psikolojik durumları açısından ciddi tehlike taşımaktadır. Dünyada bireysel silahlanmanın kolay olduğu ülkelerde sık sık ağır silahlarla okul, cafe, ev gibi özel ve kamusal alanlara baskın yapıldığını, bir çok insanın da hayatını kaybettiğini basına yansıyan bilgilerde görmekteyiz. Silah taşıyor olmak, hem maddi açıdan hem de zihnen bir iktidar alanı yaratmaktadır. Bilinçsizce ve gerek olmadığı halde silah edinebilmiş ve taşıma belgesi elde etmiş olan bireyler, silah taşımayı bir iktidar biçimi olarak görmektedir.
Böylece birey toplumun geri kalanına zihninde yarattığı bir kaleden adeta eğilerek bakmaktadır.  Gerek toplumsal huzur, gerek toplumsal cinsiyet eşitliği bu hususta ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Bu noktada, zaruri bir ihtiyaç olmadığı takdirde bireysel silahlanmanın doğuracağı sonuçlar, hem bireyin hemde toplumun kaldıramayacağı kadar ağırdır. Ayrıca yaşanan silahlı çatışmaların sonucunda bazen aileler yok olmakta ve silahlı kavgaların sık sık yaşandığı civarlarda bölge sakinleri kendilerini güvende hissedememektedir.
Toplumsal alanda sıradanlaşan silahlı kavga veya çatışmalar; çocukların bilişsel gelişimlerine de oldukça olumsuz yansımaktadır. Şiddet sergilendikçe normalleşip, her alanda şiddet rızası hızla üretilebilir hale gelmektedir. Kadın cinayetlerinde kullanılan silahların, ya faile ait olduğu yada kolayca kaçak yoldan elde edebildiğini basına da yansıdığı şekliyle görebiliyoruz. Bu şekliyle toplumsal kaos ve derin toplumsal travmaların her türlü şiddeti tetiklemesi kaçınılmaz kalmaktadır.Silah bulundurma ruhsatı alınımda, aynı ikametgah adresini paylaşan diğer bireylerininde resmi makamlarca rızalarının alınması, kadın cinayetleri, ev içi şiddet oranlarının azalmasında olumlu etkiler yaratacaktır. Sadece toplumsal hafızanın bile kolay silahlanma noktasındaki tedirginliği atlatabilmesi bile on yılları alabilecekken bu hususta TBMM’nin vakit kaybetmeden adım atması ciddi önem arz etmektedir.
İçişleri Bakanlığı’na göre de 2014-2019 yıllarında 188 bin 425 olayda ateşli silah kullanıldı. Yapılan araştırmalar, Türkiye'de resmi olarak bireysel silahlanmanın her yıl yüzde 3,5 ila yüzde 5 arasında arttığını açıklıyor. Bazı vakıfların hazırladığı Türkiye'nin Silahlı Şiddet Haritası ve 2019 Raporu’na göre 2019 da , 3 bin 623 silahlı şiddet olayında 2 bin 211 kişi öldü, 3 bin 736 kişi de yaralandı. Aynı rapora göre 2018'de 3 bin 679 silahlı şiddet olayında 2 bin 279 kişi ölmüş, 3 bin 762 kişi de yaralanmıştır.
Son dönemde silahlara yönelik düzenlemeler ise silah alımını teşvik etmektedir. 14 Mart 2018'de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun imzaladığı genelge ile sivil vatandaşlara tanınan yıllık 200 adet olan mermi kullanım hakkı 1000’e çıkarıldı. 7 Kasım 2019’da Gümrük Kanunu'nda Değişiklik Düzenlemesine eklenen maddeyle silah taşıma ve bulundurma şartları değiştirildi. Ateşli silahla işlenen suçlardan ceza alanların belli şartlarla yeniden silah sahibi olabilmesinin önü açıldı.
Ülkede içişlerinin karışıklığa uğramamasından sorumlu ilgili bakanlığın böylesi önemli bir konuda STK ve ilgili konuya ilişkin araştırmalara ve kanunlardan ayrı olarak genelge yayımlayarak değişikliğe gitmesi de izaha muhtaçtır. Kayıp silah sayısındaki devasa artış, korsan silahlanmanın sadece vergi boyutu değil toplumsal huzur ve barış açısından da tehlikeleri saymakla bitmeyecek bir düzeydedir. Bireysel silahlanma, ruhsatsız silah, kayıp ve çalıntı silahlarla ilgili etkili adımlar atılmalı ve bir an önce gerekli tedbirlerin alınmalı.
Ayrıca Kürt kentlerinde koruculuk sistemi yoluyla köylerde bir çok kişi silahlandırılmaktadır. Hatta Şanlıurfa gibi diğer kentlerden nazaran çatışmalardan uzak kentler de dahi gönüllü koruculuk sistemi oluşturulmuş olup, köylüler silahlandırılmaktadır. Bu durum esasen cumhuriyetin temelleri için tehlikeli bir faktör olan feodalizmi daha da derinleştiren bir durum yaratmaktadır.
Silahlanmak istemeyen ailelerin dahi silahlanmanın serbest olduğu ve statüye dönüştüğü bir toplumda, kendilerini güvende hissetmek adına gönüllü koruculuğa başvurduğu bölge kentlerinde sıkça rastladığımız bir unsurdur. Çünkü direkt bireysel olarak silah edinmenin maliyetini karşılamak yerine gönüllü koruculuk ile silah ve bir şekilde de sosyal statüye sahip hale gelmek daha güvenli hissetmelerine neden olmaktadır.
Silahlanmanın toplumsal sonuçlarından biri olarak, şiddet doğmakta ve şiddetin hedefi halinde olan kadınlar da korucu yapılarak, koruculuk sistemiyle şiddetin öznesi haline getirilmektedirler. Metaya dönüştürülmek istenen kadınların, sosyal, siyasal, kamusal ve eğitim boyutuyla adı yokken, yurttaşlık hakkı gönüllü koruculuğa başvurmakla sınırlı kalmıştır.  Eril sistem bu şekliyle, kadını militarizme bulaştırarak toplumsal alandaki kutuplaşmayı giderek derinleşmektedir. Kadını istihdam alanın da yük olarak gören sistem, bulduğu çözümlerden biri olarak, kadınlara koruculuk yaptırılarak istihdam sağlamakta fakat esasen kadın ekonomik ve toplumsal şiddete maruz bırakılmaktadır.  Koruculuk ve gönüllü koruculuk sistemleriyle büyük ailelerin silahlandırılmasının önüne geçilmelidir.
Silahlanmayla ilgili düzenlemeler ciddi açıdan yeniden gözden geçirilmeli. Bunun toplumsal bir sorun olduğu, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında ciddi engeller oluşturduğunu, güvenlikçi politikalarla toplumun gerildiğini görmek zorundayız. TBMM bu konuda toplumsal barış ve cinsiyet eşitliğini önceleyen bir anlayışla adım atmalıdır.
 
 
ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER
ALETLER HAKKINDA KANUNDA VE AVDA VE SPORDA KULLANILAN TÜFEKLER, NİŞAN TABANCALARI VE AV BIÇAKLARININ YAPIMI,
ALIMI, SATIMI VE BULUNDURULMASINA DAİR KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
 
MADDE 1- 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile DiğerAletler Hakkında Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmış, maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “,(6) ve (7) numaralı bentlerde” ibaresi “ ve (7) numaralı bentte” şeklinde değiştirilmiş, maddenin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 3713 sayılı Kanun kapsamına giren suçlardan mahkûm olanlara ve ateşli silahla işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilemez.”
“Silah bulundurma ve taşıma ruhsatı alımında, aynı ikametgâhı paylaşan bireylerin rızaları alınmadan ateşli silahları bulundurma ve taşıma izni verilmez, varsa ruhsat verilmesine ve yenilemesine ilişkin işlemler bekletilir. Daha önce alınmış ruhsatlara ilişkin olarak, bu fıkrayı ihdas eden Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 1 ay içinde aynı ikametgâhı paylaşan bireylerin rızaları alınmaması hâlinde mevcut ruhsatlar iptal edilir.”
MADDE 2- 11/9/1981 tarihli ve 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunun ek 1 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
            “Silah bulundurma ve taşıma ruhsatı alımında, aynı ikametgâhı paylaşan bireylerin rızaları alınmadan ateşli silahları bulundurma ve taşıma izni verilmez, varsa ruhsat verilmesine ve yenilemesine ilişkin işlemler bekletilir. Daha önce alınmış ruhsatlara ilişkin olarak, bu fıkrayı ihdas eden Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 1 ay içinde aynı ikametgâhı paylaşan bireylerin rızaları alınmaması hâlinde mevcut ruhsatlar iptal edilir.”
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.