Basına Ve Kamuoyuna
Değerli basın emekçileri ve kamuoyu. Bugün insanlık olarak utanç duyduğumuz, dile getirirken bile tüylerimizin ürperdiği, vahşetle ancak tanımlanabilen ve nefretle kınanması gereken bir gündemle toplanmış bulunuyoruz.
Evet bilindiği gibi, Şırnak’ta bir çocuğun bir uzman çavuş tarafından cinsel saldırıya maruz kalması ve akabinde benzer bir olayında Batman’da yaşanması, ARTIK YETER diyerek tepkimizin açığa çıkacağı bir aşamaya gelinmiştir. Gelinen boyutta yaşanılan insanlık dışı bu olayları her şeyden önce değerlendirirken dar bir bakış açısından ziyade bütünlüklü bir tarzla ele almamız gerektiğini ciddiyetle belirtebiliriz. Çünkü bu olayların oluşumlarında toplumsal, siyasal ve hukuki nedenler temel unsurlar olarak ele alınmalıdır. Bu anlamda çözüm yöntemi ve mücadele tarzı da bu çerçevelerde alınacak tedbirlerle ancak mümkün olacaktır. Ne yazık ki mevcut iktidar son dönemlerde cinsel istismar suçlamalarıyla ilgili 103.maddede yer alan bazı değişiklikleri gündeminde tutuyor olması vahim ve kaygı vericidir. Aynı yasa tasarısı 2016 da meclise getirilmek istenildi. O dönemde de iktidar kendine göre küçük yaşta evlilikte verilen cezalandırmaları ortadan kaldırmak istiyordu.Yani bir cezasızlık söz konusuydu. Bu anlamda faillerin genel olarak NASIL OLSA CEZASI AZ yada RIZASI VARDI gibi söylem ve düşüncelere girmesi suçun meşru bir statü kazanmasına yol açtı. Çok iyi bilinmelidir ki bu yönlü düzenlemeler ve yasa tasarısı var olduğu müddetçe bu tür olaylarda yaşanacak ve artacaktır. En son yürürlüğe konulan infaz yasasındaki bazı değişiklikler bile bir çok taciz ve tecavüz failinin serbest bırakılmasına yol açmıştır. Suçlulara caydırıcı, cezalandırıcı düzenlemelerin yapılması gerekirken bunun tersinin yapılması istismar olaylarının toplumda sık sık yaşanmasında zemin oluşturmaktadır.
Şunu çok açık ve net bir şekilde ifade edebiliriz ki en hassas noktalarımızdan biri olan çocuklarımızın, yaşadığı bu vahşet karşısında sözün bittiği bir aşamaya gelmiş bulunmaktayız. Bugün burada toplanmamızdaki temel amaç sadece bir kınama olmayıp, çocuklarımızın yalnız olmadığını göstermenin de aynı zamanda mesajını vermiş bulunmaktayız. Bu durum sadece bir çocuğa yönelik bir saldırı olmayıp Türkiye’de Türkiye halklarına sistematik olarak, uygulanan bir saldırının sonucudur. Bu saldırıların sistematik bir hal almasının temel nedeni ise faillerin iktidar tarafından korunmasıdır. Çocuğa karşı cinsel sömürü ve istismarın önlenmemesi siyasi iradeden yoksun bu hükümetin uygulamaya çalıştığı düzenlemelerle cinsel istismarı ve tecavüzü toplum ve yargı nezdinde meşrulaştırma girişimidir.
Unutmamalıyız ki, cinsiyetçi söylemlerine her gün yenisini ekleyen şiddete maruz kalanı değil, şiddeti uygulayanı koruyan iktidar ve eril yargısı yaşanan tüm bu olayların birinci dereceden sorumlusudur. İktidara çağrımız şudur; bu saldırıların ideolojik ve politik saldırılar olduğunun bilincinde olan kesimler olarak diyoruz ki; mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz, bunun takipçisi olacağız, taciz düzenine asla geçit vermeyeceğiz, sizler de failleri aklayan değil, bunlardan hesap soran bir tutumun içerisine girmezseniz eğer, er geç tarih karşısında bu suçun ortağı olma lanetli gerçekliğinden kurtulamayacaksınız.
HDP URFA İL ÖRGÜTÜ - 17.07.2020