Araştırma Görevliliği sözlü sınavında Rektör yardımcısının eşi sözlü sınavda başarılı bulundu
Rektör eşleri ve çocuklarından sonra Rektör Yardımcılarının akraba kayırmacılığı başladı
Türk Dil Kurumunca "akraba ve yakın arkadaşları kayırma" olarak çevrilen nepotizm kavramı, son yıllarda kamu kurumlarındaki uygulamalarından dolayı bilimsel faaliyetlerin popüler çalışma alanı haline gelmeye başlamıştır. Üniversiteler ise son zamanlarda bu türden uygulamalar ile başat rol üstlenerek akademinin ruhuna tezat bir tutum içine girmiştir. Üniversitelerin idari ve akademik açıdan özerk olması, Yükseköğretim Kurulunun denetim sürecini işletememesi, yaptırımların yetersiz kalması gibi nedenlerle, üst yönetimin başında ya da etrafında olan insanların keyfi şekilde karar almalarına ve kamu gücünü yakın çevresindeki insanların hizmetine sunmalarına sebep olmaktadır.
Daha önceleri Rektör Eşi, Rektör Oğlu, Rektör Damadı gibi farklı kötü örneklerini sizlere sunduğumuz hususlar, son zamanlarda Rektörün yönetimsel açıdan en yakınında olan Rektör Yardımcılarına sirayet etmiş durumda. Hatta bazı üniversitelerde daha alt yönetim pozisyonundaki kişilerinde bu kervana dahil olduğunu gözlemlemekteyiz.
Çok yakın tarihte Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde görevli Rektör Yardımcısının kızının Hukuk Fakültesine sözlü sınavla alınması, mevcut koşullar içerisinde hukuka uygun olarak görülse de, kamuoyu önünde ki algısı nepotizmin somut bir örneği olarak yansımıştır.
Buna benzer bir durumun da Trakya Üniversitesinde yaşandığı iddiası bulunmaktadır. 30 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Eğitim Fakültesi Zihin Engelliler Eğitimi Anabilim Dalı Öncelikli Alan iki adet Araştırma Görevlisi alım ilanında "Özel Eğitim veya Engelli Çalışmaları alanında doktora yapıyor olmak" şartı aranmıştır.
Söz konusu kadrolara ilişkin ön değerlendirme sonuçları 19 Ocak 2021 günü duyurulmuş, iki kişilik alım için başvuruda bulunan sekiz kişi sözlü sınava davet edilmiştir. 26 Ocak 2021 günü yapılan sözlü sınavlar neticesinde, sınav sonuçlarını ve kazanan adayları gösterir nihai liste 28 Ocak 2021 günü ilan edilmiştir.
Sınav sonuçlarını incelediğimizde; ön değerlendirmede 7 nci sırada bulunan ve sözlü sınav sonrası 2 nci sırada asıl aday olarak ilan edilen S*** S**** P**** Z****'in ilgili üniversitede Rektör Yardımcısı olarak görev yapan bir öğretim üyesinin eşi olduğu iddia edilmektedir.
Yükseköğretim kurumlarının öğretim elemanı istihdamını düzenleyen mevzuatta, üniversitenin akademik birimlerinde ilan edilen kadrolara rektör, rektör yardımcısı, dekan veya enstitü/yüksekokul müdürü gibi akademik yönetim organlarının başında olan kişilerin akrabalarının başvurusunu engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır. Her Türk vatandaşı gibi Rektörün-Rektör Yardımcısının eşleri ve oğulları başvurup başarılı olmaları halinde atanma hakkına sahiptirler.
Ancak, bir hususun yasalarla sınırlandırılmamış olması, onun ahlaki ve etik açıdan tartışılabilir olmasını engellemez. Nitekim, yukarıda özetlediğimiz iddia şayet doğru ise, Rektörün en yakın düzeyde idari mekanizmada görevlisi olan Rektör Yardımcısının eşinin denetlenebilirliği oldukça zor olan sözlü sınavda 90 puanla başarılı olması bir takım soru işaretlerini maalesef beraberinde getirmektedir.
Bu arada, şunu da ifade etmemiz gerekir. Ne Eskişehir Osmangazi Üniversitesini ne de Trakya Üniversitesini karalamak gibi bir amacımız bulunmamaktadır. Ancak bu türden örnekler, Yükseköğretimin yapısal sorunlarını somut bir şekilde ortaya koyabilmemize ve çözümüze dair umudumuza katkı sunmaktadır.
Amacımız herhangi bir kişi ya da kurumu yersiz yargılamak değil sadece idari yönetim süreçlerinde yer almanın avantajının haksız kadrolaşma olmaması gerektiğine ışık tutmak, ülkemizde merkezi atama dışında kalan atamaların her geçen gün kendi itibarını nasıl eksilttiğini gözler önüne sermektir.
Sonuç olarak, her ne kadar sürecin mevzuata uygun olarak yapıldığı söylenecek olsa da bir Rektör Yardımcısının eşi, aynı üniversitede merkezi yerleştirme haricinde, yöneticisi olduğu bir kurumda yapılan bir sınavla Araştırma Görevlisi olarak atanmaya hak kazanabiliyorsa, orada liyakat değil kayırmacılık ön plana çıkmıştır. Kamu hizmetlerine girişte eşitsizliğe yol açan kayırmacılık, kurumlardaki adaleti ve toplumsal güven duygusunu zedelediğinden Üniversite yöneticileri, öğrencilerine kaliteli öğretim vermekten ziyade eşimi, dostumu, akrabamı nasıl üniversitede çalıştırabilirim telaşına düşmekten bir an önce vazgeçmelidirler.