11 Nisan Dünya Parkinson Günü
Şanlıurfa Harran Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Tülin Gesoğlu Demir, 11 Nisan Dünya Parkinson Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Parkinson hastalığının "dopamin" adlı proteini üreten sinirlerin hasar görmesi, azalması ve sonunda da kaybolması nedeniyle geliştiğini söyledi.
Beyinde sinirler arasında haberleşmeyi sağlayan protein olan dopaminin hareket üzerinde düzenleyici etkisinin bulunduğuna dikkati çeken Dr. Tülin Gesoğlu Demir, bu nedenle dopamin eksikliğinde hareketin zorlaştığını, istemsiz, gereksiz hareketlerin engellenmesinin güçleştiğini, hastaların bu durumu hareketlerde yavaşlama, etkilenen uzuvlarını kullanmada zorluk ve istirahat halindeyken titreme şeklinde yaşadıklarını belirterek, “Parkinson hastalığı yavaş ilerleyici olan beyin hücrelerinde kayıp ile seyreden bir hastalıktır. Belirtiler arasında koku duyusunda azalma, ağrı, kabızlık, uyku problemleri ile başlayıp sonrasında hareketlerde yavaşlama, titreme, yürümede zorluk veya yürürken kolları sallamama, konuşurken mimik hareketlerinin kaybı, vücut duruşunun öne eğik olması, alçak sesle, monoton konuşma, el yazısında küçülme, ağızdan salya sızması sayılabilir” dedi.
Dr. Demir, dopaminin, beyinde hareket dışında duygudurum, motivasyon, uyanıklık ve ağrı üzerine de etkisinin olması nedeniyle dopamin yetersiz olduğunda hastalarda depresyona yatkınlık, gerginlik, uykusuzluk ya da aşırı uyku, nedeni tespit edilemeyen ağrılı durumlar gibi hareketle ilgili olmayan bulgular da görülebileceğine işaret ederek, "Parkinson hastalığı, yaklaşık yüzde 10 oranında ailevi olup genetik geçiş gösterir. Bu hastalık gençlerde de görülmekle birlikte orta-ileri yaş hastalığı olup ortalama 60 yaş civarı başlamaktadır. Yaşla birlikte görülme sıklığı artmaktadır. Erkeklerde görülme sıklığı daha fazladır. Bu hastalığın kesin bir tedavisinin henüz bulunmamasına rağmen, düzenli hekim kontrol ve takibi, kullanılan ilaçlar ve cerrahi tedavi seçenekleri ve fizyoterapi desteği ile hastaların belirtileri büyük ölçüde düzelerek günlük yaşamlarında herhangi bir engel olmadan hayatlarına devam edebilmeleri mümkündür. Bu süreçte hasta yakınlarının da ilgi ve desteği şarttır." ifadelerini kullandı.
Dr. Demir, 40 yaşın altındaki kişilerde Parkinson hastalığının nadir görüldüğünü ve bu yaş grubundaki olguların çoğunun ailevi özellikler gösterdiğini belirterek, "Herkes Parkinson hastası olabilir fakat erkeklerde kadınlara göre, böcek ilaçları gibi kimyevi maruziyeti olanlarda olmayanlara göre ve kafa yaralanması olan kişilerde olmayanlara göre daha sık görülür. İlerleyici bir hastalıktır. İleri yaşta önemli bir sakatlık nedenidir." diye konuştu.
Parkinson hastalığının tedavisinin, eksik molekül olan dopaminin yerine konulması şeklinde yapıldığını ifade eden Dr. Demir, şunları kaydetti:
"Hastalığın seyrini değiştirebilecek, ilerleyen hasarı durdurabilecek tedaviler, Parkinson hastalığı için henüz mümkün değildir fakat birçok ülkede sinir bilimi ile ilgili birçok araştırma merkezinde, Parkinson hastalığına neden olan mekanizmaları tespit etmek ve bu mekanizmaları düzeltebilecek ilaçları geliştirmek üzere çok ciddi, yüksek kalitede çalışmalar yürütülmekte ve adım adım elde edilen veriler gelecekle ilgili umutları artırmaktadır."